PUPA 7.0

Gebze Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Kulübü (MİTA), bu yıl yedincisini düzenleyeceği PUPA atölye serisi için atölye yürütücüleri arıyor. Atölye, 13-14-15 Eylül 2024 tarihlerinde Gebze Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde gerçekleştirilecektir. Atölye yürütücü başvuruları için son tarih 11 Ağustos 2024’tür.


Geçmiş PUPA atölyelerinde olduğu gibi, bu yıl da katılımcılardan farklı ürünler çıkarmak yerine, fakülte çevresinde kalıcı olacak bir çıktıya odaklanmaları beklenmektedir. Atölyeler, birbirleriyle iletişim içinde çalışarak süreci birlikte yürütmelidir. Son gün, ortaya çıkan ürünlerin ve temanın tartışılacağı bir program düzenlenecektir.

Bu yılki tema "Algı" üzerine odaklanmaktadır. Algının karmaşıklığı, kişisel deneyimler ve bilinç gibi konular ele alınacak, atölyeler sonucunda katılımcılar, mekan ve algı arasındaki ilişkiyi araştıracaklardır.

Algının Karmaşıklığı ve Kişisel Deneyimler:

Bizleri gerçek ile hayallerinden ayırmadılar; Aklımızı kör kuyulara kapattılar ve aşılması zor algısal duvarlarla çevrelediler. Birlikte yaşasak da, aralarında etkilesek de, her zaman ve her koşulda kendi başımızayız. Yaralarımız ve acılarımızla, eksik benliğimizin ölçütünü kesin olarak belirlesek de, algının yanılgıları ortaya çıktığında ayrıntılar kalır, çırpınır ve kendimizden koparız. Bu nedenle deneyimler ve sembollerle dolu algılarımız, onun kişiliği için özeldir ve bağlamalarından kopamaz. Deneyimleri hakkında bilgi alışverişi yapabilir veya bilgi toplayabiliriz, ama deneyimlerin kendisini değil.

Algı ve Bilinç:

Aldous Huxley’nin “Algı Kapıları” adlı eserinde devam ettiği gibi, gerçek düşlerken eski zaman bilgeleri gibi algı kapılarını tahayyül etmeye çalışırız. İnsan yaşamı boyunca gördüğüyle düşlediği arasındaki mesafe boyunca düşünür ve bu uğurda ömrü tüketir. O halde, algılamayı etkilemesi gerekir. Algı nedir, kime göredir ve bunu değiştirmek için ne kadar ileri düzeyde olabiliriz? Latince “perceptio, percipio” kelimeleri, alma, toplama ve sahip olma eylemlerini ifade eder. Atkinson’a göre, algı çevredeki uyaran örüntülerinin organizasyonunu içerir. Hançerlioğlu ise, dünyanın duyumlarıyla gelen imgesinin bilinçli olarak nasıl tasarlandığını belirtir. Duygular, duygular, içgörüler ve hayaller gibi kişisel etki, algıyı bireyselleştirir. Bizler, çevreden gelen uyaranlar (renk, koku) ve içsel uyaranlar (deneyimler) algı aracılığıyla bütününü oluştururuz.

Algı ve Mekân: Duyguların Yansıması

Genişlik, algılama yolculuklarında geçmiş deneyimlerini ve içsel olarak zihinsel genişlemelere dahil olurken, bu deneyim ve coğrafi konumlarla nasıl etkileşime girilmeli ve düşünmelidir. Bilinç ve duyularımız aracılığıyla şekillendirdiğimiz mekânlar, bu etmenlerle somut bir anlam kazanır. Mekanla kurulan fiziksel temas, dokunma yoluyla gerçekleşen ve yerin malzemesi, dokuyu belirlenir. Algılamamız, mekanın yüzey özelliklerini yorumlayarak hafiflik, sıcaklık veya soğukluk gibi hisler uyandırabilir. Algı ve bireyselleşenler, sistematik bir biçimde işleyerek mekânın algısal varlığını oluşturur. Hafızamızda yer eden bir koku, belirli bir mekanla özdeşleşebilir ve bu tanım, kişisel algımızın bir parçası haline gelir. Sonuç olarak algı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde karmaşık bir yapıya sahiptir. Bireysel deneyimler ve toplumsal bağlam, algılarımızın nasıl şekillendiğini anlamamızda önemli rol oynar. Mekanları deneyimlerken, mekan ile kişi arasında sürekli bir kullanım sözleşmesi sağlanır; Mekanın kendi atmosferini yansıtırken, kişinin kendi duygu ve algılarını mekana yansıtır. Gerçek ile hayal arasında bu sürekli olarak algı kapılarımızı nasıl konumlandırdığımız, deneyim ve bağlamalarımızla sürekli bir araştırma ve bozulma sürecidir.

Detaylı bilgi ve katılımcı başvuruları için MİTA'nın sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.



PUPA Instagram: @pupa_workshop

Twitter: @gtumita

Facebook: @mitakulup

Youtube: GTU MİTA